Uluslararası meşruluğa sahip olan, uluslararası kesimin geneli tarafından Filistin halkının tek meşru ve yasal temsilcisi olarak tanınan Filistin Kurtuluş Örgütü ve bu temelde oluşan, siyaset üreten Filistin Otoritesi ve el-Fetih son yıllarda Filistin-İsrail sorununa ve çözümüne ilişkin anlatıda, paradigmada değişikliğe gitmeyi hedeflemektedir. Bu bağlamda Filistin-İsrail sorununa ve çözümüne dair mevcut anlatıdan, paradigmadan farklı fakat uluslararası hukuk kapsamında kavramlara başvurmaktadır. Apartheid, uzatılmış ve yasa dışı işgal, self-determinasyon hakkı Ramallah’ın kullandığı ve uluslararası toplumdan bu temeller üzerinde destek beklediği kavramlardır. Anlatıda ve paradigmada değişikliğe gidilmek istenmektedir çünkü mevcut söylem ve paradigma, soruna çözüm getirmemektedir. İsrail işgalini olağanlaştırmakta, normalleştirmektedir ve Filistin-İsrail arasındaki müzakereler kapsamında işgale son verilmesi gerektiğini savunmaktadır. Mevcut anlatı ve paradigma, statükoyu sürdürmekte olup Madrid görüşmelerinden bu yana çözüm getirmemektedir. Öte yandan Filistin yeni paradigması ile işgalin hiçbir koşul öne sürmeden ve müzakerelerden bağımsız olarak derhal sonlanmasını talep etmektedir. Ayrıca yeni paradigma ile İsrail’in Filistin üzerindeki yönetiminin apartheid’e eş olduğuna dikkat çekilerek İsrail’in uluslararası baskı altına alınması ve çözüm sürecinin yeniden başlatılması amaçlanmıştır. Bunun yanında yeni paradigma ile platform hak olan self-determinasyonun halen Filistin halkı tarafından kullanamamasından dolayı Filistin sorununun sürdüğü uluslararası kesime hatırlatılmak istenmiştir. Söz konusu adımlarla başta BM, Uluslararası Ceza Mahkemesi, Uluslararası Adalet Divanı olmak üzere uluslararası kesimin desteğinin alınması ve çözümün uluslararası hukuk kapsamında ortaya konulması amaçlanmıştır. İsrail’in kapsamlı ihlallerine rağmen Filistin’in uluslararası hukuka vurgulamada ısrarcı olması ve uluslararası kesimin desteğini hedeflemesi, uluslararası teamül hukukunun bu yönde kullanılmasını, uluslararası hukukta ve uluslararası siyasette jus cogens normların önemini beraberinde getirmektedir. İşgal hukuku, uluslararası insancıl hukuk ve kuvvet kullanma hukukuna başvurarak Ramallah, alanda yaşanan durumunu hukuki temele oturtmakta ve çözüm için çerçeve oluşturmaktadır. Filistin’in başvurduğu bu başlıklardaki hukuk ilkeleri, teamül niteliğinde ve jus cogens statüsündedir. Dolayısıyla başvurulan çoğu düzenlemelere İsrail uymakla yükümlüdür. Söz konusu durumun bilincinde olan Filistin, uluslararası hukuk yoluyla İsrail’e baskı yapmayı, ilgili momentumu canlı tutmayı amaçlamaktadır.
Filistin İsrail apartheid uzatılmış yasa dışı işgal self-determinasyon
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ortadoğu Çalışmaları, Uluslararası İlişkiler (Diğer) |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 30 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 23 Nisan 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024Sayı: 15 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Daha fazla bilgi için tıklayınız.
Dizinler / Veri Tabanları: SCOPUS| EBSCO| INDEX ISLAMICUS| ERIH PLUS| MLA | INDEX COPERNICUS | CEEOL | SCIENTIFIC INDEXING | DRJI | İSAM
FAD- Filistin Araştırmaları Dergisi
[BPS- Bulletin of Palestine Studies]
e-ISSN 2587-1862