19. yüzyılın sonlarında Filistin’in Ramallah kasabası, kendilerini “orta sınıf kadınların kadınlık ideolojisi” ile donatmış olup, Arap kadınları ve bu kadınların sahip oldukları kültür hakkında fikir beyan etmeye cesaret eden Amerikalı kadın Quaker misyonerlerin ziyaretlerine sahne olmaya başlamıştı. Bu kadın misyonerlerin zihninde sabit bir şekilde yer edinmiş olan “Amerikalı kadınların dünyanın diğer” kadınlarına özellikle de “’talihsiz’ olanlarına modern ve çağdaş bir model olduğu” yönündeki fikre, kati surette bağlı olmaları, kadın Quaker misyonerlerin, Filistin’in kültür yapısına bütünleşmelerine engel oldu. Sonuç olarak, kadın misyonerlerin sahip oldukları bu Amerikancı düşünce yapısı, Filistinli kadınları misyonerlerin gözünde “ezilmiş, beceriksiz, cehalet koşulları içerisinde yaşayan, geri kalmış ve Arap kültürüne hapsolmuş” bir insan olarak görülmesine zemin hazırlamıştı. Ancak, Birinci Dünya Savaşı sonrasında kadın Quaker misyonerler, Arap coğrafyasındaki mesaileri sırasında Arap kültürüne ve Arap dilinin lingüstik özelliklerine karşı duydukları anlayış önemli oranda olumlu yönde gelişmişti.
In the late nineteenth century the Palestinian town of Ramallah began receiving American missionary women who embodied their middle-class ideology of womanhood and ventured to discourse on Arab women and culture. Their conviction of the American woman as the model for other “unfortunate” women prevented these missionaries from integrating in the Palestinian cultural context. Consequently, this Americentric belief led them to construct overwhelmingly negative views of Palestinian women as oppressed, living in ignorance and degraded conditions, and of Arab culture as backward and inept. However, American women missionaries after World War I grew in their cultural and linguistic understanding of Arab culture. This change in perspective came as a result of numerous social and cultural developments in Palestine and the United States that prepared these women to establish an accommodative middle ground between them and the Palestinians, thus modifying their previous perceptions. Among these developments were the increased secularization of the Quakers’ curriculum, more cultural and linguistic training of American teachers, the significance of Palestine as the “Holy land” in missionary imagination, and most importantly the emergence of the strategy of cooperation and devolution among the different Protestant missions in Syria and Palestine after World War I.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | ÇEVİRİ MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Çevirmenler | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 5 Ekim 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021Sayı: 10 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Daha fazla bilgi için tıklayınız.
Dizinler / Veri Tabanları: SCOPUS| EBSCO| INDEX ISLAMICUS| ERIH PLUS| MLA | INDEX COPERNICUS | CEEOL | SCIENTIFIC INDEXING | DRJI | İSAM
FAD- Filistin Araştırmaları Dergisi
[BPS- Bulletin of Palestine Studies]
e-ISSN 2587-1862