Kudüs, Haremeyn olarak isimlendirilen Mekke ve Medine’nin ardından Müslümanların üçüncü kutsal beldesidir. Bu sebeple birçok kaynakta kendisinden sālis-i Haremullah olarak bahsedilmektedir. Kudüs’ün kutsal belde sayılmasında Kur’ān-ı Kerim’de yer alan Mescid-i Aksa’ya dair ayetler ve Hz. Muhammed ile diğer peygamberlerin bu şehirle olan ünsiyetleri etkili olmuştur. Kudüs 638 yılında ilk defa Müslümanların hākimiyetine geçmesinin ardından şehrin Harem-i Şerif bölgesinde Emeviler tarafından Kubbetü’s-sahre ve Aksa Camii gibi iki görkemli yapı inşa edilmiştir. Ardından özellikle Eyyübiler ve Memlükler dönemlerinde Harem-i Şerif ve civarında gerçekleştirilen imar çalışmalarıyla şehir mescit, zaviye, medrese ve sebil gibi İslami yapılarla donatılmıştır. Osmanlı Devleti’nin 1517 yılında şehri Memlüklerden ilhak etmesiyle bu yapıların bakım ve onarımlarının sorumluluğu Osmanlı sultanlarına geçmiştir. Kudüs’te ilk defa Sultan I. Süleyman tarafından başlatılan imar ve ihya çalışmaları sayesinde şehirdeki birçok yapı elden geçirilmiştir. Bu dönemdeki tamir çalışmasına benzer şekilde 1780, 1812 ve 1848 tamirleri de Kudüs Harem-i Şerif’indeki birçok yapının elden geçirildiği kapsamlı tamirlerdir. Osmanlı yönetimi altındaki Kudüs’te gerçekleşen toplam yirmi tamir çalışmasında Osmanlı sultanlarının Hādimü’l-Haremeyni’ş-Şerīfeyn anlayışıyla hareket ettikleri görülmektedir. Bu anlayışla Osmanlı Sulṭānları Kudüs’ü Haremeyn’den ayrı tutmamış ve Kudüs’teki İslami yapıları koruma altına alarak Kudüs Müslümanlarını sahiplendiklerini göstermişlerdir. Bu hususta onları harekete geçiren en önemli unsur ise Kudüs ulemasıdır. Şehrin alimleri Harem-i Şerif bölgesinde tamire ihtiyaç duyulan yapılarda herhangi bir gecikme yaşanmaması için dönem dönem arzuhaller kaleme almışlardır. Özellikle bağlı bulundukları vakıflar tarafından tamir edilmesi mümkün olmayan hayrat, ilmiye sınıfının Osmanlı sultanlarına yaptıkları hatırlatmalar sayesinde tamir edilmişlerdir. Böylelikle Müslümanların üç kutsal beldesinden biri olan Kudüs’te bulunan İslami yapılar asırlar boyunca ayakta kalabilmiş ve Müslümanlara hizmet etmeye devam edebilmişlerdir.
Jerusalem is the third holy city of the Muslims after Mecca and Medina, which are called Ḥaramayn. For this reason, many sources refer to it as Thālith-i Ḥaramullah. The verses in the Qur'ān about the al-Masjid al-Aqsā and the Prophet Muḥammad's and other prophets' acquaintance with the city were influential in the recognition of Jerusalem as a holy city. After the city came under Muslim rule for the first time in 638, the Umayyads built two magnificent buildings, the Dome of the Rock and the al-Aqsā Mosque, in the al-Ḥaram al-Sharīf area of the city. Later, especially during the Ayyubid and Mamluk periods, the city was adorned with Islamic buildings such as masjids, dervish lodges (zawiyahs), madrasahs and fountains. When the Ottoman Empire annexed the city from the Mamluks in 1517, the responsibility for maintaining and repairing these buildings passed to the Ottoman sulṭāns. Sulṭān Suleiman I was the first to initiate reconstruction and renovation work in Jerusalem, and many of the city's buildings were overhauled. Similar to the repairs of this period, the repairs of 1780, 1812 and 1848 were extensive repairs that overhauled many buildings in al-Ḥaram al-Sharīf of Jerusalem. It can be seen that the Ottoman sulṭāns acted with the understanding of Khādim al-Ḥaramayn al-Sharīfayn in a total of twenty repair works in Jerusalem under Ottoman rule. With this understanding, the Ottoman Sulṭāns did not separate Jerusalem from the Ḥaramayn and showed their allegiance to the Muslims of Jerusalem by protecting the Islamic buildings in Jerusalem. The most important factor that mobilised the Ottoman sulṭāns in this regard were the scholars of Jerusalem. It has been noted that the scholars of Jerusalem wrote petitions from time to time to prevent any delay in the repair of the buildings in need of repair in the area of al-Ḥaram al-Sharīf region. In particular, those buildings that could not be repaired by the waqfs to which they belonged were repaired thanks to the reminders of the Jerusalem scholars to the Ottoman Sulṭāns. As a result, the Islamic buildings in Jerusalem, one of the three holiest places for Muslims, have survived for centuries and continue to serve Muslims.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political and Civilization History of Islam |
Journal Section | RESEARCH ARTICLES |
Authors | |
Publication Date | April 30, 2025 |
Submission Date | July 22, 2024 |
Acceptance Date | January 23, 2025 |
Published in Issue | Year 2025Issue: 30 Nisan 2025 ÖZEL SAYI: Kudüs'te İmparatorluk Politikaları: Osmanlı ve İngiliz İdaresinde Kudüs'te Toplum ve Siyaset |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License. Click for more information.
Indexes / Databases: SCOPUS| EBSCO| INDEX ISLAMICUS| MLA | INDEX COPERNICUS | CEEOL | SCIENTIFIC INDEXING | DRJI | İSAM | ASOS İNDEKS
Filistin Araştırmaları Dergisi- FAD
[Bulletin of Palestine Studies]
[כתב העת ללימודים פלסטיניים]
[مجلة دراسات فلسطينية ]
ISSN: 2587-2532
E-ISSN 2587-1862